11.09.2015

GİRİŞ



“Kamulaştırma ve kamulaştırmasız el atma” davaları; son yıllarda gerek mevzuatının uygulanmasında yaşanan belirsizlik ve tutarsızlıklar, gerekse Anayasa Mahkemesi’nin bu konu hakkındaki bazı mevzuatları iptal etmesi ve gerekse Yargıtay’ın dava bazında görüş değişikliğine gitmesinden ötürü, günümüzde en sık rastlanan, en kapsamlı ve en bilinmez konulardan biri olarak karşımıza çıkmaya başlamıştır.


1982 tarihli T.C. Anayasası'nda mülkiyet hakkı "kişinin hakları ve ödevleri" bölümünde düzenlenmektedir. Kamulaştırma ise "sosyal ve ekonomik haklar ve ödevler" başlığı altındadır.T.C. Anayasası m. 35’e göre, mülkiyet hakkının sınırlanması ancak kamu yararı amacıyla olabilir. Aynı maddede "mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz" şeklinde bir hükme yer verilerek bu hakkın sınırı da çizilmiştir.


Anayasa'nın 35. maddesinin ikinci fıkrasında kastedilen, kamu yararı nedeniyle mülkiyet hakkının sınırlanması, 46. maddede “Kamulaştırma” olarak ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Ancak, anılan maddede öngörülen koşullar gerçekleştiğinde, mülkiyet hakkına sınırlama getirilmekte ve karşılığı ödenmek suretiyle kişinin malı elinden zorla alınmaktadır.


Anayasamızın 46. maddesi ile devlet ve kamu tüzel kişilerine, kamu hizmetlerinin gerektirdiği taşınmaz mal ihtiyacının karşılanması için kamulaştırma yetkisi verilmiş ve genel ilkeler ortaya koyulduktan sonra, kamulaştırma usul ve esaslarının kanunla düzenleneceği bildirilmiştir. Aynı maddede, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamının veya bir kısmının gerçek karşılıkları peşin ödenmek suretiyle kamulaştırılabileceği belirtilmiştir. Aslında kamulaştırmasız el atma davalarının temelini oluşturan iki unsur bu maddede açıkça belirtilmiştir. Devlet ve kamu tüzel kişilerinin, taşınmaz malların parasını peşin ödememesi veya çoğunlukla karşımıza çıktığı gibi hiç ödememesi ve kamulaştırmayı yaparken kanunla belirtilen usul ve esaslara göre hareket etmemesi kamulaştırmasız el atma konusunun ve davalarının karşımıza çıkmasına sebep teşkil etmektedir.

1

GENEL OLARAK KAMULAŞTIRMA, KAMULAŞTIRMASIZ EL KOYMA VE

İLGİLİ MEVZUAT


1.KAMULAŞTIRMA


Kamulaştırma kavramı T.C. Anayasasında (m. 46), 2942 sayılı Kamulaştırma

Kanunu’nda ve benzer mevzuat hükümlerinde tanımlanmamıştır. Kamulaştırma kavramının ne olduğuna dair bir sonuca varmak için, T.C. Anayasası m.46’ya bakmamız gerekmektedir.


Anayasamız m.46/f.1; “Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idari irtifaklar kurmaya yetkilidir." 1 şeklindedir.


Doktrinde kamulaştırma kavramına açıklık getirilmeye çalışılmıştır. Kutlu kamulaştırmayı; “Mülkiyet hakkının kamu yararı nedeni ile sınırlandırılması ve kamu yararı amacı ile özel hukuk kişilerinin taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının gerçek bedelinin ödenmesi koşuluyla idareye geçirilmesine yönelik kamu gücüne dayanarak, yasaya uygun olarak gerçekleştirilen idari ve adli aşamadan oluşan bir süreci ifade eder.”2 şeklinde tanımlamıştır.


Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin eki birinci protokolün birinci maddesinde; “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.”3 denilerek, aslında kamulaştırmanın tanımı yapılmıştır.

T.C. Anayasası

2 Kutlu, M., İdari Bir İşlem Olarak Kamulaştırma ve İptal Davası, D.E.Ü. Yayını, Ankara 1992.

3 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, http://www.yargitay.gov.tr/abproje/belge/temelbelge/AIHS_Tr_A6format.pdf, (Erişim Tarihi: 07.07.2015)

2

Tüm bu tanımlara göre kamulaştırma kavramının şu koşulları kapsaması gerektiği açıktır:


Kamulaştırılacak taşınmaz sadece özel hukuk kişilerine ait olmalıdır.

Kamulaştırma, ancak devlet ve kamu tüzel kişileri tarafından yapılabilir.

Kamulaştırma, ancak kamu yararı amacıyla yapılabilir.

Kamulaştırma, yasal mevzuata uygun bir çerçevede yapılmalıdır.


2.KAMULAŞTIRMASIZ EL KOYMA


Kamulaştırmasız el atma 4 Kasım 1983 Tarih ve 2942 sayılı “Kamulaştırma Kanunu”nda tanımlanmamıştır. 30 Haziran 2010 tarih ve 5999 sayılı “Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile 2942 sayılı KK’ya geçici 6. madde eklenmiştir. Bu geçici maddede de kamulaştırmasız el atma kavramı tanımlanmamıştır. Ancak maddenin içeriğinden, kamulaştırmasız el koymayı; “idarenin kamulaştırma işlemlerini tamamlamadan veya kamulaştırmasını hiç yapmadan, fiilen kamu hizmetine ayırmak veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis etmek suretiyle bir taşınmazın üzerinde tesis yapmak veya kaynaklara kısmen veya tamamen ve yahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el koyması” olarak tanımlamak mümkündür.


Doktrinde kamulaştırmasız el atma hakkında değişik tanımlar yapılarak, kamulaştırmasız el atma kavramına açıklık getirilmeye çalışılmıştır.


Gözler kamulaştırmasız el atmayı; “Bir kamu tüzel kişisinin özel mülkiyette bulunan bir taşınmazı kamulaştırma işlemi yapmaksızın fiilen işgal etmesidir” şeklinde tanımlamıştır.4


Ulusoy, kamulaştırmasız el atmayı; “Gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmaz malların, kaynakların ve irtifak haklarının devlet ve kamu tüzel kişilerince devlet ve kamu tüzel kişilerince herhangi bir kamulaştırma kararı


4 Gözler,K., C.II, Bursa 2003, s. 910 vd.

3


olmaksızın ve kamulaştırma işlemi yapılmaksızın veya kamulaştırma işlemine başlanmış fakat tamamlanmamış olduğu halde hukuka aykırı olarak mülkiyet hakkına fiilen müdahale etmesi” şeklinde tanımlamıştır.5


Anayasa Mahkemesi 1.11.2012 T. ve E. 2010/83 ve K. 2012/169 kararında kamulaştırmasız el atmayı “haksız fiil” olarak tanımlamıştır.6


Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da 15.10.2004 T. ve E. 2004/5, K. 2004/561 sayılı kararında; “yasalara uygun bir kamulaştırma işlemi yapılmaksızın, bir şahsın mülkiyetinde bulunan taşınmaz eşyanın sahiplenme kastı ile kamulaştırma yapma yetkisini haiz devlet kamu tüzel kişileri ve kamu kurumları tarafından kalıcı olarak el konulması kamulaştırmasız el atma eylemini oluşturur.” diyerek kamulaştırmasız el atma tanımına açıklık getirmeye çalışmıştır.7


Yargıtay Hukuk Genel Kurulu aynı kararında "Bir taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığından söz edilebilmesi için, öncelikle idarenin, o taşınmaza eylemli olarak el koyup, malikin kullanımını, yasaya aykırı şekilde tamamen ortadan kaldırması ve bu durumun kalıcı olması şarttır.” şeklinde görüş belirtmiştir.8


Yukarıdaki tanımları dikkate aldığımızda, kamulaştırmasız el atmadan bahsedebilmek için şu unsurların varlığı gereklidir:


Müdahalede bulunan tarafın, kamulaştırma yapma yetkisine sahip devlet kamu tüzel kişileri veya kamu kurumu olması

İdarenin taşınmazı sahiplenmek iradesiyle taşınmaza idare tarafından sürekli el konulmuş olması

Müdahalenin sonunda malikin kullanımının tamamen ortadan kaldırılmış olması


5 Ulusoy, Y,, Yargıtay Kararları Işığında Kamulaştırmasız El Atma, Ankara 2004, s. 8

6 http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2013/02/201302

22.htm&main=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2013/02/20130222.htm (e.t. 22.07.2015)

7,8 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2004/5-561K. 2004/717, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası (KİBB), http://www.kazanci.com/, (e.t. 22/07/2015)


4

 Müdahalenin yasalara aykırı şekilde yapılmış olması


3.İLGİLİ MEVZUAT

01/08/1956 tarih ve 6830 sayılı “İstimlak Kanunu”nda ilk olarak kamulaştırmasız el atmaya ilişkin unsurlardan bahsedilmeye çalışılmış fakat herhangi bir düzenleme getirilmemiştir. Kamulaştırmasız el koyma kavramı, 6830 sayılı İstimlak Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 9 Ekim 1956 tarihinden sonraki olaylar için söz konusudur.


05/01/1961 gününde kabul edilen 221 sayılı “Amme Hükmi Şahıslar veya Müesseseleri Tarafından Fiilen Amme Hizmetlerine Tahsis Edilmiş Gayrimenkuller Hakkındaki Kanun” ile “6830 sayılı İstimlak Kanununun yürürlüğe girdiği 09/10/1956 tarihinden önce, kamulaştırma işlerine dayanmaksızın, kamulaştırma kanunlarının göz önünde tuttuğu maksatlara fiilen tahsis edilmiş olan gayrimenkuller ilgili amme hükmi şahsı veya müessesesi adına tahsis tarihinde kamulaştırılmış sayılır.” denilerek, 09/10/1956 tarihinden önce yapılan el atmalarda, gayrimenkulün tahsis tarihinde idarece kamulaştırıldığı kabul edilmiştir. Bu kanun özel bir kanun niteliğindedir. 09/10/1956 tarihinden önceki el koymalara konu olan gayrimenkuller, bu kanun ile kamulaştırılmış sayılmışlardır.


221 sayılı “Amme Hükmi Şahısları veya Müesseseleri Tarafından Fiilen Amme Hizmetlerine Tahsis Edilmiş Gayrimenkuller Hakkında Kanun” 12/01/1961 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu kanun ile taşınmaz maliklerinin dava hakkı 4. madde uyarınca 2 yıllık hak düşürücü süre ile sınırlandırılmış ve 13/01/1963 tarihine kadar dava açmayanların dava hakları sona erdirilmiştir.


Kamulaştırmaya ilişkin, 4 Kasım 1983 Tarih ve 2942 sayılı “Kamulaştırma Kanunu” ile ayrıntılı bir şekilde düzenleme getirilmeye çalışılmıştır. 2942 sayılı KK, sadece kamulaştırma konusunu düzenlemekle kalmış, kamulaştırma yapılmaksızın taşınmaz malına el konulan kimsenin, uğradığı zarar ve ziyanına bağlı hangi davaları açabileceği konusunda bir düzenleme getirilmemiştir.


5

Bu kanunun en önemli noktası kamulaştırmasız el atma davaları için 20 yıllık süre öngörülmüş olmasıdır.


24 Nisan 2001 tarih ve 4650 sayılı “Kamulaştrma Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile, idarelerin yatırım programlarında bulunmayan ve ödeneği olmayan girişimleri için kamulaştırma yapmalarının önlenmesi, bütçelerinde kamulaştırmaya ayrılmış ödenekleri kadar kamulaştırma yapmalarının gerçekleşmesi, gereksiz kamulaştırmaların önlenerek kamu harcamalarının denetiminin ve bütçe disiplini içine alınmasının sağlanması doğrultusunda “İdarelerce yeterli ödenek temin edilmeden kamulaştırma işlemlerine başlanamaz” hükmü getirilmiştir. Ancak, idarelerce yeterli ödeneğin hangi aşamada temin edileceği, bu aşamanın kamulaştırma

kararından önce mi yoksa sonra mı olduğu belirtilmemiştir.9


30 Haziran 2010 tarih ve 5999 sayılı “Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile 2942 sayılı KK’ya geçici 6. Madde eklenmiştir. Bu madde ile kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 09/10/1956 tarihi ile 4/11/1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen ve yahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle, bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce tazmin talebiyle dava açmış olanların, bu madde hükümlerine göre uzlaşma yoluna gitmeyi isteyip istemediklerin, bu maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren üç (3) ay içinde idareye ve mahkemeye verecekleri dilekçeler ile bildirebilecekleri hükmü getirilmiştir. Yine, uzlaşma talebi üzerine, uzlaşma görüşmelerinin neticesine kadar dava bekletilir; uzlaşılmaması halinde, uzlaşmazlık tutanağının mahkemeye sunulmasından sonra davaya devam edilir hükmü getirilmiştir. Bu düzenlemeyle yasanın yürürlüğe girdiği tarih olan 30 Haziran 2010 tarihi itibariyle dava açmayanlar için öncelikle uzlaşma yoluna gidilmesi öngörülmüştür.



9 Demirel Z. ,Demir H., Kamulaştırma Kanununda Yapılan Değişikliklerin İrdelenmesi, Sunulmuş Bildiri, Selçuk Üniversitesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Öğretiminde 30. Yıl Sempozyumu,16-Konya, 18 Ekim 2002,s.168

6

13 Şubat 2011 tarih ve 6111 sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”unun Geçici 2. maddesi ile getirilen düzenlemeye göre, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 15 yıl süreyle geçerli olmak üzere; 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun geçici 6. maddesi hükmü, 4/11/1983 tarihinden sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemlerine de uygulanmaya başlanmıştır. Bunun anlamı, 13 Şubat 2026 tarihine kadar, 04/11/1983 tarihinden sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemlerindeki tazminat taleplerinin uzlaşma yoluyla çözülmesine ilişkin hüküm getirilmiş olmasıdır.


11 Haziran 2013 tarihli ve 6487 sayılı “Bazı Kanunlar ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”’ m. 22 ile KK’ya geçici 7.madde ilâve edilmiş ve 2942 sayılı KK’nın geçici 6.maddesinin başlığı, “Kamulaştırmasız El Koyma Sebebiyle Tazmin” iken yeni düzenlemeyle “Kamulaştırmaksızın Kamu Hizmetine Ayrılan Taşınmazların Bedel Tespiti” şekline dönüşmüştür. Bu maddeden anlaşılan, 09/10/1956 ile 04/11/1983 tarihleri arasında kamulaştırmasız el atma varsa, malikin doğrudan dava açma hakkının engellenmiş olması ve uzlaşmanın dava şartı haline getirilmiş olmasıdır. Ayrıca, uzlaşma halinde uzlaşılan bedel, idarenin bütçe imkanlarına göre belirsiz bir biçimde zamana yayılarak taksitle ödenebilecektir. Uzlaşma sağlanamaması durumunda malikin üç (3) ay içinde bedel tespit davası açması gerekecektir.







7

KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMANIN MEVZUAT, ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI VE YARGITAY İÇTİHATLARI IŞIĞINDA KRONOLOJİK OLARAK İRDELENMESİ


1.6830 SAYILI İSTİMLAK KANUNU


A. Kanunun Getirdikleri


Gerek 6830 sayılı İstimlak Kanunu'nda, gerekse bu Kanunu kaldırarak, kamulaştırma konusunda yeni ilkeler getiren 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nda; kamulaştırma yapılmaksızın taşınmaz malına el konulan kimsenin, uğradığı zarar ve ziyan ile mülkiyet hakkının kullanılmasından doğan malın özüne bağlı hangi davaları açabileceği konusunda bir düzenleme getirilmemiştir. Bu yasa ile idarelerin kamulaştırmada izleyecekleri usuller ve açılacak davaların nasıl çözümleneceği belirlenmiştir.

6830 sayılı kanun ile kamulaştırma karşılığı olarak gerçek bedel başka deyimle değer paha esası öngörülmüştür.10 Diğer bir deyişle, bu kanunun 3. maddesi ile kamulaştırılacak taşınmazın gerçek karşılığının verilmesi esası benimsenmiştir.


B. Anayasa Mahkemesi Kararları


6830 sayılı kanunun bazı maddeleri hakkında anayasaya aykırılık iddiasıyla yapılan başvurular, Anayasa Mahkemesi’nin 28/12/1965 T. ve E.1963/66, K.1965/67 sayılı ve 14/02/1967 T.ve E.1963/144, K.1967/6 sayılı kararlarıyla, Anayasa’ya aykırılık taşımadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. 11




10http://blog.kararara.com/3181956-gunlu-6830-sayili-istimlak-kanununun-3-8-12-13-16-ve-411-960-gunlu-122-sayili-kanunla-degisik-10-1l-14-15-17-ve-19-uncu-maddelerini-anayasanin-2091971-gunlu-1488-sayili-kanun (e.t. 24.07.2015)

11AYM, http://www.anayasa.gov.tr/eskisite/kararlar/ıptalıtıraz/k1965/k1965-67.htm,

(e.t. 21/08/2015).

8

Anayasa Mahkemesi, kamulaştırma karşılığının, kamulaştırılan taşınmazın vergi değerinin esas alınmak suretiyle saptanacağını öngören ve 1961 Anayasası’nın 38. maddesi hükmüne aykırı olan, “İstimlak, ancak bunu yapacak idarenin kanunen ifasına memur bulunduğu amme hizmetinin veya teşebbüsün yürütülmesine lüzumlu gayrimenkullerin ve kaynakların bu kanun hükümleri dairesinde değer pahası pesin verilmek şartıyla yapılabilir.” seklindeki gerçek karşılığı esas alan İstimlak Kanunu’nun 3. maddesi hükmünü, 10/04/1973 tarih ve E.1972/53, K.1973/16 sayılı kararı ile iptal etmiştir.12 Anayasa Mahkemesi’nin 12/10/1976 tarih ve E.1976/38, K.1976/46 sayılı kararı ile 6830 sayılı İstimlak Kanunu’nun 11. maddesindeki esaslar çerçevesinde yeniden gerçek karşılık esasına dönülmüştür.13


C.Yargıtay İçtihatları


İK’nın madde içeriğinde kamulaştırmasız el atma kavramından bahsedilmemiştir. İK’nın yürürlükte olduğu zaman 16/05/1956 T. ve E. 1956/1 K. 1956/6-7 sayılı YİBK’da Yargıtay; “Taşınmazına kamulaştırmasız el konulan kimsenin, ilgili kamu tüzel kişisi aleyhine el atmanın önlenmesi(men-i müdahale) davası açabileceği gibi, taşınmazın devrine razı olarak bedel de isteyebileceği” yönünde görüş bildirerek, kamulaştırmasız el atma işlemlerinden bahsetmiş ve bu işlemleri çözüme bağlanmıştır.14 Ayrıca Yargıtay bu İBK’da, istenilen bedelin taşınmazın dava tarihindeki değer olacağını belirtmiştir. Yargıtay açılabilecek dava türlerini men-i müdahale, bedel ve ecrimisil olarak sıralamıştır. Bu içtihadı birleştirme kararı 16/05/1956 tarihinden - ( 211 ve 2942 sayılı yasaların getirdiği düzenlemeler hariç ) 5999 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 30/06/2009 tarihine kadar geçerliğini korumuştur.





12 AYM, http://www.anayasa.gov.tr/eskisite/kararlar/ıptalıtıraz/k1967/k1967-06.htm,

(e.t. 21/08/2015)

13 Karagöl Ö.,(2009), “Kamulaştırma Davalarında Bedel Tespiti Esasları”, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Kültür Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul

14 Kazancı İçtihat Bilgi Bankası (KİBB), http://www.kazanci.com/, (e.t. 28/07/2015)


9

11/02/1959 T. ve E. 1958/17, K. 1959/15 sayılı YİBK’da; “Kamulaştırmada, yöntem olarak Anayasa ve yasalara uygun bir kamulaştırma işlemi yapılması söz konusu iken, kamulaştırmasız el koymada usulüne uygun bir kamulaştırma işleminden söz edilmesi olanaklı değildir. Gerek kamulaştırmanın, gerekse kamulaştırmasız el koymanın konusu sadece özel mülkiyette bulunan taşınmaz mallardır. Kamulaştırmasız el atma halinde kamu kurumu, Kamulaştırma Kanununa uygun hareket etmeden, ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Bu bakımdan dava, mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır.” denilmiştir.15



2.221 SAYILI AMME HÜKMİ ŞAHISLAR VEYA MÜESSESELERİ TARAFINDAN FİİLEN AMME HİZMETLERİNE TAHSİS EDİLMİŞ GAYRİMENKULLER HAKKINDAKİ KANUN


1.Kanunun Getirdikleri


Söz konusu kanunun 1’inci maddesine göre, “6830 sayılı İstimlâk Kanununun yürürlüğe girdiği tarihe kadar, kamulaştırma işlerine dayanmaksızın, kamulaştırma kanunlarının göz önünde tuttuğu maksatlara fiilen tahsis edilmiş olan gayrimenkuller ilgili âmme hükmi şahsı veya müessesi adına tahsis tarihinde kamulaştırılmış sayılır.”. Bunun anlamı, 09/10/1956 tarihinden önce yapılan el atmalarda, gayrimenkulün tahsis tarihinde idarece kamulaştırıldığının kabul edilmiş olmasıdır. 09/10/1956 tarihinden önce kamulaştırma yapılmaksızın idareler tarafından fiilen kamu hizmetine tahsis olunarak el konulan taşınmazlar 221 sayılı yasa uyarınca kamulaştırılmış sayılacağından bu tarihten önceki el koymalar kamulaştırmasız el koyma niteliğinde değildir.

Taşınmaz sahipleri 3. maddeye göre ancak fiili tahsis tarihindeki rayiç üzerinden gayrimenkulün bedelini isteyebilirler ve dava hakkı da 221 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 12/01/1961 tarihinden itibaren 2 sene sonra düşer.




15 Kazancı İçtihat Bilgi Bankası (KİBB), http://www.kazanci.com/, (e.t. 28/07/2015)

10

221 sayılı Kanun geçici nitelikte olduğundan soruna kalıcı olarak bir çözüm getirememiştir. Bu kanun açılabilecek dava türünü bedel olarak sıralamıştır. Bu kanun 16/05/1956 tarihinden öncesini kapsamaktadır ve istenilen bedelin fiili tahsis tarihindeki değer olacağı hükmünü getirmiştir.



B. Anayasa Mahkemesi Kararları


221 sayılı Kanun’un; 1. ve 2. maddelerinin Anayasa’nın 2., 13., 35. ve 46. maddelerine, 3. ve 4. maddelerinin Anayasa’nın 2., 5., 10., 13., 36., 40., 46., 90. ve 125. maddelerine, aykırılığı savıyla iptalleri istenmiştir.16 Tüm iptal talepleri red olunmuş, sadece 221 sayılı Kanun’un; 6830 sayılı İstimlâk Kanununun yürürlüğe girdiği tarih olan 01/08/1956 tarihine kadar kamulaştırılmış gayrimenkullerle ilgili olan, “Birinci maddede yazılı gayrimenkuller tapuda kayıtlı ise, kayıt sahipleri veya mirasçıları ancak fiilî tahsis tarihindeki rayiç üzerinden gayrimenkul bedelini isteyebilirler. Tapuda kayıtlı olmayan gayrimenkuller hakkında fiilî tahsis tarihinden itibaren on sene geçmemiş ise o tarihte zilyedlikle iktisap şartları tahakkuk eden zilyedleri veya mirasçıları birinci fıkra hükmünden faydalanabilirler. Herhalde gayrimenkule müdahalenin men’i ve tazminat dâvası dinlenmez.” şeklindeki 3. maddesinin 2 fıkrasında yer alan “tazminat” kelimesinin Anayasa’nın 2. ve 36. maddelerine aykırılığı gerekçesiyle iptal edilmesine karar vermiştir.


C. Yargıtay İçtihatları


221 sayılı kanun sadece 16/05/1956 tarihinden öncesini kapsadığından, Yargıtay, 16/05/1956 T. ve E. 1956/1 K. 1956/6-7 sayılı YİBK’ya paralel görüşler vermeye devam ederek, açılabilecek dava türlerini men-i müdahale, bedel ve ecrimisil olarak kabul etmeye devam etmiş ve istenilen bedelin taşınmazın dava tarihindeki değeri olacağını vurgulamıştır.






16 http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2008/02/20080221-14.htm(e.t. 22.07.2015)



11


3.2942 SAYILI KAMULAŞTIRMA KANUNU


A.Kanunun Getirdikleri


Kamulaştırmasız el koymaya ilişkin hukuk sistemimizdeki ilk yasal düzenleme 08/11/1983 tarihinde yürürlüğe giren 2942 sayılı KK’nın 38., maddesinde yer almıştır. 2942 sayılı KK’nın 38. Maddesiyle; “Kamulaştırma yapılmış, ancak işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırma hiç yapılmamış iken kamu hizmetine ayrılarak veya kamuyararına yönelik bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmaz malın malik, zilyed veya mirasçılarının bu taşınmaz mal ile ilgili her türlü dava hakkı yirmi yıl geçmekle düşer. Bu süre taşınmaz mala el koyma tarihinden başlar” hükmü getirilmiştir.


16/05/1956 tarihli YİBK ile kamulaştırmasız el koyma nedeniyle mal sahibinin açacağı bedel davasında zaman aşımının söz konusu olamayacağı benimsenmiş iken, KK’nın 38. maddesinin yürürlüğe girmesiyle yasanın yürürlük tarihi

olan 08/11/1983 tarihinden sonra açılacak olan davalar bu kanun gereğince 20 yıllık hak

düşürücü süre ile sınırlanmış ve bu süre geçirildikten sonra taşınmaz mal sahibinin her türlü dava hakkının düşeceği kabul edilmiştir.


Ancak bu düzenleme de sorunu çözmekte yetersiz kalmıştır. Çünkü her şeyden önce, “her türlü dava hakkı” ile hangi dava haklarının amaçlandığı açık değildir. Ayrıca bu hakkı yirmi yıllık bir hak düşürücü süreyle sınırlı tuttuğu için kaçınılmaz olarak hak kayıplarına yol açmıştır.17


2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nda; kamulaştırma yapılmaksızın taşınmaz malına el konulan kimsenin, uğradığı zarar ve ziyan ile mülkiyet hakkının kullanılmasından doğan malın özüne bağlı hangi davaları açabileceği konusunda bir düzenleme getirilmemiştir.


17 Kaplan G., Yeni Yasal Düzenlemelere Göre Kamulaştırmasız El Koyma Sebebiyle Doğan Tazmin Hakkının Tabi Olduğu Usul ve Esaslar Sunulmuş Bildiri, TBB Dergisi, Mart 2012, s.137

12

2942 Sayılı KK’nın 38. Maddesi , 09/10/1956-04/11/2003 (AYM iptal kararına kadar) yürürlükte kalmıştır.


B.Anayasa Mahkemesi Kararları


1982 Anayasası’nın geçici 15. maddesinin son fıkrası hükmü sebebiyle 2942

sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 38. maddesinin Anayasaya aykırılığı iddiası ile iptal davası açılamamış, ancak; son fıkranın 03/10/2001 tarih ve 4709 sayılı yasa ile iptal edilmesinden sonra itiraz yolu ile Anayasa Mahkemesi önüne gelmesi üzerine Anayasa Mahkemesi’nce;“…Yirmi yıllık hak düşürücü sürenin geçmesiyle taşınmaz malikinin her türlü dava açma hakkının engellenmesi ve taşınmazın hiçbir karşılık ödenmeden idareye geçmesi, mülkiyet hakkının sınırlanmasını aşan, hakkın özünü zedeleyen bir durumdur. itiraz konusu kural, Anayasa’nın 2., 13., 35. ve 46. Maddelerine aykırıdır.”gerekçesi ile; Kamulaştırma Kanunu’nun 38. maddesinin iptaline karar verilmiştir.18


Anayasa Mahkemesinin iptal kararının yürürlüğe girdiği 04/11/2003 tarihinden sonra ve bu tarihten önceki yirmi yıl içinde taşınmazlarına kamulaştırmasız el konulanların, idare aleyhine tazminat ve elemanın önlenmesi istemiyle süreye bağlı olmaksızın dava açmalarının önünde yasal bir engel kalmamıştır.


2942 sayılı KK’nın 38. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 10 Nisan 2003 tarih ve E.2002/ll2, K.2003/33 sayılı kararı ile iptal edilmesi üzerine ciddi bir hukuksal boşluk ortaya çıkmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin anılan kararının yürürlüğe girmesinin ardından, hukukumuzda kamulaştırmasız el koyma halini düzenleyen hiçbir yasal düzenleme kalmamıştır.


C.Yargıtay İçtihatları


Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı yayınlandığı tarihten ileriye etki gösterdiğinden Yargıtay zamanaşımı nedeniyle davaları reddetmeye devam ediyordu.

18 AYM, 10/04/2003 T.,, E. 2002/112., K. 2003/33., RG T. 04/11/2003, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası (KİBB), http://www.kazanci.com/, (e.t. 26/07/2015)

13

Yargıtay, 16/05/1956 tarihli YİBK doğrultusunda, taşınmazına el konan kişinin men-i müdahale, bedel ve ecrimisil davalarını açabileceğini kabul etmeye devam etmiştir. Yine Yargıtay içtihatlarında, el konulan taşınmazın bedelinin fiili tahsis tarihindeki nitelikleri dikkate alınarak dava tarihindeki değeri olması gerektiği kabul edilmişitir.19


4.4650 SAYILI KAMULAŞTRMA KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN


A.Kanunun Getirdikleri


Kamulaştırma, 2942 sayılı KK’nın, 4650 sayılı Yasa ile yapılan değişikliklerden önceki şekliyle, idarenin, malike yasaya uygun olarak noter aracılığıyla, kamulaştırma işlemine ilişkin kararı ve belgeleri tebliğ etmesiyle sonuçlanan idari bir işlemdi. Taşınmazın malikinin idare mahkemesinde dava açma süresi olan (30) otuz gün içinde kamulaştırmanın iptali davası açmaması halinde kendiliğinden idareye geçeceği KK 25. maddesinde belirtiliyordu.


2942 sayılı KK’da 4650 sayılı yasa ile önemli değişiklikler yapılmıştır. Yapılan değişikliklerle kamulaştırma işlemi salt idari işlem olmaktan çıkarılmıştır. Değişiklik sonrasında, taşınmazın mülkiyeti idareye, idare tarafından açılan bedel tespiti ve tescil davası üzerine hukuk mahkemesinin tescil kararı ile geçtiğinden ve kamulaştırma bedeli de doğrudan doğruya hukuk mahkemesi tarafından belirlendiğinden(K.K.m.10), kamulaştırma işlemi idari ve adli aşamadan oluşan karma bir işlem niteliğine bürünmüştür. 20





19 Bayraktar M., Kamulaştırmasız El Atma Davaları İlgili Düzenlemeler ve Uygulaması, İstanbul Barosu Dergisi, Ocak-Şubat 2012, 2012, s.137

20 Kutlu Gürsel M.,Kamulaştırma Hukuku,Ankara,2009,Seçkin Kitabevi,s.39



14


4650 sayılı Kanun değişikliği ile idari aşamada kıymet takdir komisyonunun idare bünyesinde oluşturulması ile kamulaştırmada surat sağlanması amaçlanmıştır. Önceki kanunlarda kamulaştırmayı yapacak idare dışında kıymet takdir komisyonları oluşturulmasına rağmen mevcut anlayışla bir yarar sağlanamadığı için yapılan yeni düzenleme kamulaştırma işlemlerinde surat sağlanabilmesi bakımından yararlı olmuştur.


KK’nın 4650 Sayılı Kanun ile değiştirilen 10. maddesi ile, kamulaştırma işlemi mahkemece taşınmaz malikine tebliğ edileceğinden, idareye başvuru mahkemece yapılacak tebliğ tarihinden itibaren başlayacaktır. Kamulaştırma işlemine karsı idari yargıda dava açılmayan hallerde davalı taşınmaz malikinin (30) otuz günlük hak düşürücü sure içerisinde idareye yazılı olarak başvurusu gereklidir. İdareye yapılacak başvuru sonrası dava açılması için bir süre kanunda belirtilmediği için başvuru sahibinin idarenin cevabını beklemesi zorunluluğu da yoktur. Başvurudan sonra taşınmaz malın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesine hemen dava açılabileceği gibi, başvurunun reddi ya da başvuruya cevap verilmemesi halinde de aynı mahkemeye dava açılması mümkündür.


KK’nın 4650 Sayılı Kanun ile değiştirilmesiyle, tarafların anlaşması veya tarafların anlaşamaması halinde mahkeme tarafından kamulaştırma bedeli olarak tespit edilen miktarın, peşin ve nakit olarak veya kamulaştırma bu kanunun 3. maddesinin ikinci fıkrasına göre yapılmış ise, ilk taksitin yine peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, hak sahibi tespit edilememiş ise ileride ortaya çıkacak hak sahibine verilmek üzere 10. maddeye göre mahkemece yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılması ve yatırıldığına dair makbuzun ibraz edilmesi için idareye (15) on beş gün süre verilmeye başlanmıştır. Taksitlere, peşin ödeme gününü takip eden günden itibaren devlet borçlan için öngörülen en yüksek faiz haddi uygulanır.


4650 Sayılı Kanunun 1. maddesi ile de KK’nın 3. maddesine eklenen fıkrada da: "İdarelerce yeterli ödenek temin edilmeden kamulaştırma işlemlerine başlanılamaz" denilmektedir.



15


B.ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI


Anayasa Mahkemesi 09/04/2003 T. ve E.2002/79, K.2003/29 sayılı kararı ile itiraz konusu KK’nın 4650 sayılı kanun ile değişik 11/1-h maddesi hükmündeki hesaplama yönteminin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine karar vermiş; ancak itiraz konusu hükümde yer alan “kamulaştırma tarihi” ibaresinin, kamulaştırılan taşınmazın gerçek karşılığının bulunmasına engel teşkil ettiği ve Anayasa’nın 35. ve 46. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar vermiştir.21


C.YARGITAY İÇTİHATLARI


Yargıtay, Kamulaştırma Kanunu’nun 4650 sayılı kanunla değişik 10.maddesi gereğince tespit edilen bedele, değerlendirme tarihi olan dava tarihinden ödeme tarihine kadar faiz istenemeyeceğini kabul etmektedir.22


5.5999 SAYILI KAMULAŞTIRMA KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN


A.Kanunun Getirdikleri


Bu kanunun temel amacı Anayasa Mahkemesi’nin, Kamulaştırma Kanunu’nun 38. maddesini iptali sonrasında oluşan içtihat aykırılığı sebebiyle ‘‘4/11/1983 tarihinden önce taşınmazlarına kamulaştırmasız el konulanların hak ve durumlarının düzenlenmesi”dir.23




21 AYM, 09/04/2003 T.,, E. 2002/79., K. 2003/29., RG T. 25/12/2003, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası (KİBB), http://www.kazanci.com/, (e.t. 29/07/2015)

22 Y. 5. HD, 28/06/2004 T., E.2004/5328, K.2004/7421 Kazancı İçtihat Bilgi Bankası (KİBB), http://www.kazanci.com/, (e.t. 29/07/2015)

23 Bayraktar M., Kamulaştırmasız El Atma Davaları İlgili Düzenlemeler ve Uygulaması, İstanbul Barosu Dergisi, Ocak-Şubat 2012, 2012, s.137

16

18 Haziran 2010 tarih ve 5999 sayılı bu kanunla, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa geçici 6. madde eklenmiştir. Hak düşürücü sürenin uygulaması konusunda içtihat farklılıklarının yol açtığı olumsuzlukları gidermek için getirilen geçici 6. Madde taşınmazına el konulan kişiye tazminat hakkı tanımıştır. Bu düzenleme önceki kanunlarla paraleldir. Getirilen düzenlemeye göre; “Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 9/10/1956 tarihi ile 4/11/1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle,” malikin tazminat talebi hakkı vardır. Malikin tazminat hakkını kullanması için bir süre kısıtlaması getirilmemekle birlikte, dava açabilmesi idareye “uzlaşma” başvurusunda bulunma şartına bağlanmıştır.

6830 sayılı İstimlak Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarih olan 09/10/1956 tarihi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarih olan 4/11/1983 tarihleri arasında taşınmazlarına kamulaştırmasız el konulanlardan, 5999 sayılı bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih olan 30/06/2010 tarihine kadar tazminat talebiyle dava açmış olanlar için, geçici 6. Madde uzlaşma yoluna gitmeyi isteyip istemediklerini, bu maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren (3) üç ay içinde idareye ve mahkemeye verecekleri dilekçeler ile bildirebileceklerini belirtmiştir. Uzlaşma talebi üzerine, uzlaşma görüşmelerinin neticesine kadar dava bekletilir; uzlaşılmaması halinde uzlaşmazlık tutanağının mahkemeye sunulmasından sonra davaya devam edilir hükmü getirilmiştir. Geçici 6. Madde ile yasanın yürürlüğe girdiği tarih olan 30/06/2010 tarihi itibariyle dava açmayanlar için öncelikle uzlaşma yoluna gidilmesi öngörülmüştür.


5999 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemeye göre kamulaştırmasız el koyma sebebiyle sadece bedel davası açılabilir. Bu kanun, men-i müdahale, ecrimisil ve tazminat davası açabilme imkanını açıkça dışlamıştır.


5999 sayılı Kanunun 2. Fıkrasında, uzlaşma başvurusu üzerine (6) altı aylık sürenin işlemesi öngörülmüştür. Bu (6) altı aylık sürede uzlaşmaya davet olmazsa veya uzlaşma başarısızlıkla sonuçlanırsa ardından (3) üç aylık bir süre ile dava açma hakkını

17

sınırlamıştır. Geçici 6. Madde, taşınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınarak, malikin uzlaşma için müracaat ettiği tarihteki tahmini değerinin göz önüne alınacağı hükmünü getirmiştir.


B.Anayasa Mahkemesi Kararları


Anayasa Mahkemesi’nin 01/11/2012 T., ve E. 2010/83., K. 2012/169 sayılı kararı 22/02/2013 tarihli RG’de yayınlanmıştır.24 Kararda kısaca; 5999 sayılı Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1.maddesiyle, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na eklenen geçici 6. maddesinin 6. Fıkrasının 1. cümlesinde yer alan “sadece” sözcüğünün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.


AYM iptal hükmüne göre 09/10/1956-10/04/1983 tarihleri arasında taşınmazına kamulaştırmasız el atılan kimse, sadece tazminat bedeli davası değil ecrimisil, el atmanın önlenmesi gibi davaları da artık açabilecektir.


C.Yargıtay İçtihatları


Yargıtay uzun yıllar boyu kamulaştırmasız olarak haksız ve hukuka aykırı olarak “fiilen el koyma” tarzında gerçekleştirdiği fiili el koyma olgusuna göre şekillendirdiği uygulamasını maalesef uzun yıllar “hukuki el atma” olgusuna çeşitli hukuki argümanlar ile karşı koymuş, ancak gerek Anayasa’nın mülkiyet hakkı, gerekse AİHM’den alınan tazminat kararları neticesinde artık idarenin kamulaştırmasız fiilen el koymasından sonra “hukuki el atma” kavramını kabul etmek zorunda kalmıştır.24


YHGK, AİHM’nin bu kararları ışığında verdiği E.2010/5-662, K. 2010/651 sayılı kararında, “Uzun yıllar programa alınmayan imar planının, fiilen hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarenin, malikin taşınmaz üzerindeki tasarruf hakkını belirsiz bir süre için kullanılmaz hale


24 Kamulaştırmasız El Atma Davaları ,Yargı Kararları ve Hukuki Sorunlar, http://www.sedatkartal.av.tr/, (e.t. 30/08/2015)

18

getirdiği, dolayısıyla malikin taşınmazdan mülkiyet hakkının özüne uygun şekilde yararlanma olanağı kalmadığı, taşınmaz malikinin hukuksal bir nedene dayanılmadan

idarece engellendiği kuşkusuzdur.”25 demek sureti ile fiilen el konulmamış olsa bile, okul alanı, yeşil alan, park alanı, rekreasyon alanı, spor tesisi alanı, her türlü SİT alanları vs. olarak imar planı ile kamu hizmetine ayrılmış ya da malikinin tasarruf hakkı kısıtlanmış tüm gayrimenkullerin uzun süre kamulaştırılmaması veya imara açılmamış olmasını kamulaştırmasız el koyma kapsamına almıştır. Yargıtay’ın bu kararı ile artık, doktrinde “hukuki el koyma” kavramı diye nitelendirebileceğimiz bu durum karşısında da tazminat davası açılabilmesi mümkün hale gelmiştir.


6.6111 SAYILI BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İLE SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU VE DİĞER BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN


A. Kanunun Getirdikleri


Bu kanunun geçici 2 maddesinde şu hükme yer verilmiştir; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren (15) onbeş yıl süreyle geçerli olmak üzere; 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı KK’nın geçici 6. maddesi hükmü, 4/11/1983 tarihinden sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemlerine de uygulanır.”


2942 Sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği 08/11/1983 tarihinden, Anayasa Mahkemesi’nin 2942 sayılı KK’nın 38. maddesini iptal kararının yürürlüğe girdiği

04/11/2003 tarihine kadar 20 yıllık hak düşürücü süre henüz dolmamıştı. Ayrıca, madde iptal edilmiş olduğundan maliklerin bedel davası açması önünde bir engel de bulunmamaktaydı. Fakat kanun koyucu, buna rağmen 6111 sayılı kanuna ihtiyaç duydu. Bunun sebebi; vatandaşların dava haklarını kısıtlamak; idarelerin men-i müdahale, ecrimisil ve tazminat davalarından kurtulmalarını sağlamaktı.




25 YHGK, 15/12/2010, T., E.2010/5-662, K. 2010/651, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası (KİBB), http://www.kazanci.com/, (e.t. 06/08/2015)

19

Bu kanun ile, 13 Şubat 2026 tarihine kadar, 04/11/1983 tarihinden sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemlerindeki tazminat taleplerinin uzlaşma yoluyla çözülmesine ilişkin hüküm getirilmiştir.


B.Anayasa Mahkemesi Kararları


Anayasa Mahkemesi, 01/11/2012 tarihli ve 22/02/2013 RG tarihli kararıyla kararıyla, 6111 sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.26 Kanunun bir kısmı değil tamamı iptal edilmiştir. İptal edilen yasa hükmü, 2942 sayılı Kanun’un Geçici 6. maddesinin 4/11/1983 tarihinden sonraki kamulaştırmasız el atma işlemlerine ilişkin olarak 6111 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren (15) on beş yıl süreyle uygulanmasını öngörmektedir. Böylece idareler kamulaştırma yapmak yerine, hukuka aykırı olarak el atmak suretiyle taşınmazları elde edebileceklerdir. Böyle bir durumda devletin hukuka bağlılığı ilkesi zedeleneceği gibi bireyler açısından hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik de ortadan kalkacaktır. Bir hukuk devletinde kanunların hukuka aykırı uygulamaları teşvik etmesi kabul edilemezdi. Bu gerekçelerle yasa hükmü Anayasa’nın 2., 35. ve 46. maddelerine aykırı görülerek iptal edilmiştir.27


Bu iptal hükmü ile 04/11/1983 tarihi sonrasında kamulaştırmasız el atılan taşınmazlarla ilgili davadan önce uzlaşma prosedürü izlenmesi zorunluluğu, uzlaşma süreci, uzlaşma olmazsa (3) üç aylık sürede dava açılması zorunluluğu, bu madde uyarınca ödenecek kamulaştırmasız el atma bedelinin tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceği vs. gibi sınırlamalar kaldırılmıştır. Böylece kamulaştırmasız el atma mağdurları haklarına ulaşmadaki bir engel AYM kararı ile kaldırılmıştır.


26 AYM Kararı, E.2010/83,K. 2012/169 http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2013/02/2010083-12.htm (e.t. 06.08.2015)

27 6111 sayılı Yasayla İlgili Anayasa Mahkemesi’nin 2010/83 Esas 2012/169 Sayılı Kararıyla Verdiği İptal Hükmünün Anlamı, Av. Tevrat Duran, http://Kamulaştırmasız%20Elatma%20Davalarını%20 Düzenleyen%205999%20Ve%206111%20Sayılı%20Yasalarla%20İlgili%20Anayasa%20Mahkemesi’nin%202010_83%20Esas%202012_169%20Karar%20Sayılı%20Kararıyla%20Verdiği%20İptal%20Hükmünün%20Anlamı%20-%20Hukuki%20İncelemeler%20Kütüphanesi.html(e.t. 02/09/2015)


20

C.Yargıtay İçtihatları


Yargıtay, 16/05/1956 tarihli YİBK doğrultusunda, taşınmazına el konan kişinin men-i müdahale, bedel ve ecrimisil davalarını açabileceğini kabul etmeye devam etmiştir. Yine Yargıtay içtihatlarında, el konulan taşınmazın bedelinin el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınarak idareye müracaat tarihindeki değeri olacağını belirtmiştir. Yargıtay, AYM’nin 01/11/2012 tarihli ve 22/02/2013 RG tarihli iptal hükmü çerçevesinde, 04/11/1983 tarihi sonrasında kamulaştırmasız el atılan taşınmazlarla ilgili davadan önce uzlaşma prosedürü izlenmesi zorunluluğu olmadığını, uzlaşma sürecinin olmadığını ve uzlaşma olmazsa (3) üç aylık sürede dava açılması zorunluluğunun bulunmadığını kabul etmiştir.


7.6487 SAYILI BAZI KANUNLAR İLE 375 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMEDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN


A.Kanunun Getirdikleri


6487 sayılı Kanun’un 21.maddesiyle 2942 sayılı KK’nın geçici 6.maddesinde değişiklikler yapılmıştır. Buna göre, hukuki kamulaştırmasız el atmalarda görevli yargı kolunun idari yargı olduğu hükmü getirilmiştir. Fiili kamulaştırmasız el atma davaları Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmeye devam edilecektir. Ayrıca 6487 sayılı Kanun’un 22.maddesi ile KK’ya geçici 7.madde ilave edilmiştir. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun geçici 6.maddesinin başlığı, “Kamulaştırmasız El Koyma Sebebiyle Tazmin” iken yeni düzenlemeyle “Kamulaştırmaksızın Kamu Hizmetine Ayrılan Taşınmazların Bedel Tespiti” haline getirilmiştir.


Bu Kanun ile 09/10/1956 ile 04/11/1983 tarihleri arasında kamulaştırmasız el atma varsa, malikin doğrudan dava açma hakkının engellenmiş ve uzlaşma dava şartı haline getirilmiştir. Ayrıca, uzlaşma halinde uzlaşılan bedel, idarenin bütçe imkanlarına göre belirsiz bir biçimde zamana yayılarak taksitle ödenebilecektir. Uzlaşma sağlanamaması durumunda malikin üç (3) ay içinde bedel tespit davası açması gerekecektir. Malikin dava açma hakkının kısa bir süreyle sınırlandırılmasının, Anayasa Mahkemesi’nin Kamulaştırma Kanunu’nun 38.maddesini iptal eden kararına aykırıdır.

21

Getirilen yeni düzenlemeye göre, kamulaştırmasız el koyma sebebiyle sadece bedel davası açılabilir. Yeni düzenleme tazminat, men-i müdahale ve ecrimisil davası açabilme imkânını ortadan kaldırmıştır. Bu düzenleme daha önce Anayasa Mahkemesi’nin konuya ilişkin verdiği iptal kararına da açıkça aykırıdır.28


Yine bu kanuna göre, fiili kamulaştırmasız el atma davaları ve ilamın icrasına dair icra takiplerinde artık nispi değil maktu vekalet ücretine hükmedilecektir. Ayrıca bu düzenlemeye göre, 09/10/1956 ile 04/11/1983 tarihleri arasında idarenin fiilî kamulaştırmasız el atması halinde mahkeme tarafından tespit edilen bedelin tahsili sebebiyle idarenin mal, hak ve alacakları haczedilemeyecektir.


Bu kanuna göre, bedel tespiti davası her zaman açılabilir, herhangi bir hak düşümü süresi veya zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Ancak bedel tespiti için birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlar açısından, uzlaşma yoluna başvuru zorunluluğu nedeniyle, önce uzlaşma yoluna başvurulması ve uzlaşmanın sağlanamaması durumunda ise uzlaşmazlık tutanağının tanzim edildiği tarihten itibaren (3) üç aylık süre hak düşümü süresi olduğundan buna riayet edilmemesi hak kaybına sebebiyet verecektir. İdare ve malik arasında uzlaşma sağlanamadığı takdirde, uzlaşmazlık tutanağının tanzim edildiği tarihten itibaren (3) üç ay içinde malik veya idare tarafından bedel tespiti davası açılabilir. Tescile veya terkine ilişkin hüküm kesin olup tarafların hükmedilen bedele ilişkin temyiz hakkı saklıdır.


B.Anayasa Mahkemesi Kararları


Anayasa Mahkemesi 25/09/2013 T. ve E. 2013/93, K. 2013/101 sayılı; “Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerektiği; imar kısıtlamalarında taşınmazın zilyetliğinin malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca

malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kaldığı, bu nedenle imar kısıtlamalarından kaynaklanan tazminat davalarının idari


28 AYM Kararı, E.2010/83,K. 2012/169 http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2013/02/2010083-12.htm (e.t. 06.08.2015)

22

yargıda açılabileceği” yönünde bir karar almıştır.29


Yine, Anayasa Mahkemesi tarafından verilen E. 2013/95 ve K. 2014/176 sayılı iptal kararı ile 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 6487 sayılı Kanun ile değişik Geçici 6. Maddesi'nin 12. ve 13. fıkraları ve Geçici 7. maddesi iptal edilmiş ve iptal kararı 13/03/2015 tarihli resmi gazetede yayınlanmıştır. Karar uyarınca; Geçici 6. Maddenin 12. ve 13. Fıkrasına ilişkin iptal kararı resmi gazetede yayınlandığı gün ve Geçici 7. Maddenin iptal kararı resmi gazetede yayınlandığından 6 ay sonra diğer bir değişle 13/09/2015 tarihinde yürürlüğe girecektir.30 Geçici 6. Madde’nin 12. ve 13. fıkralarının iptali ile 9/10/1956 ve 4/11/1983 tarihleri arası kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat davalarında harç ve vekalet ücretinin maktu olacağı ve 4/11/1983 sonrası el atamalar ile imar uygulamalarından doğan bedele itiraz ve bedel artırım davalarında harç ve vekalet ücretinin nisbi olacağı hükme bağlanmıştır.


Bu iptal kararı neticesinde, 04/11/1983 sonrası kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı bedel tespiti davalarında ve imar uygulamasından kaynaklı bedel davalarında haciz yasağı, uzlaşma başvuru şartı, maktu harç ve maktu vekalet ücreti takdiri uygulanmayacak ve bu davalarda harç ve vekalet ücreti nisbi olarak takdir edilecektir.


Bu iptal kararı ile, imar uygulamasından doğan bedele itiraz davalarında taşınmaz dava tarihindeki gerçek bedeli hesaplanacak ve malikin zararı bu şekilde tazmin edilecektir. El atma tarihinin 09/10/1956 ile 04/11/1983 arası olması halinde Geçici 6. Madde hükümleri tatbik edilecek ve harç ve vekalet ücreti maktu olarak takdir edilecektir. El atma tarihinin 04/11/1983 sonrası olması halinde ise Geçici 6. Madde hükümleri uygulanmayacak ve harç ve vekalet ücreti nisbi olarak takdir edilecektir.




29 AYM Kararı, E.2013/93,K. 2013/101 http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2013/09/2013063-09.htm (e.t. 20.08.2015)

30 Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6.Maddesi'nin 12. ve 13.Fıkraları ile Geçici 7.Maddesi'nin Anayasa Mahkemesi Tarafından İptal Edilmesi ve İptal Kararının Uygulamaya Etkileri, http://www.kgechukuk.com (e.t. 01/09/2015)

23


C.Yargıtay İçtihatları


Yüksek Mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin E. 2013/95 ve K. 2014/176 sayılı iptal kararından önce, 6487 sayılı Kanun’un getirdiği yenilikler doğrultusunda görüş bildirmekteydi. İptal kararından sonra, yerel mahkemelerin özellikle 04/11/1983 sonrası kamulaştırmasız el atma davalarında nisbi vekalet ücretine karar vermelerinin de etkisiyle, Yargıtay da bu yönde görüş bildirmeye başlamıştır. Anayasa Mahkemesi’nin kararının üzerinden henüz 6 ay geçmesinden ötürü, Yargıtay’ın iptal edilen diğer hususlarda vereceği kararlar zamanla oluşacak içtihatlarda daha net anlaşılacaktır.






























24

SONUÇ ve DEĞERLENDİRME



Kamulaştırmasız el atma taşınmaz malikine hiçbir savunma hakkı tanımadan mülkiyeti sonlandırmaktadır. Her ne kadar men-i müdahale davası açma hakkı tanınmış ise de, çoğu zaman bu doğrultuda kara verilmediğinden, sonuçta bedel davası açılmakta ve mülkiyet devredilmek zorunda kalınmaktadır. Kamulaştırmasız el atma haksız ve hukuka aykırı bir işlem olup, doğrudan mülkiyete tecavüzdür. Esas olan, idarenin yasalara uygun kamulaştırma işlemi yapmasıdır.


Yargıtay kararları ile çözüme ulaştırılmaya çalışılan kamulaştırmasız el atma kavramına ilişkin mevzuat kısıtlıdır. Bu konuya ilişkin en önemli kanun maddesi Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. maddesidir.


Kamulaştırmalarda yargısal denetimi yapan en önemli organ Anayasa Mahkemesi’dir. 2010 yılında yapılan Anayasa değişiklikleri ile hukukumuza girmiş olan Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolu ile kamulaştırma işleminden dolayı hak iddia edenler Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilirler.


Kamulaştırmasız el atma sorunu çözmek için bugüne kadar getirilmiş olan yasal düzenlemeler daha çok geçmiş yıllarda yapılan kamulaştırmasız el atmalara çözüm getirmeye çalıştığından, temel olarak kamulaştırma sorununu çözemediği görülmektedir. 13 Şubat 2026 tarihinden sonra nasıl bir çözüm getirileceği halen bilinmemektedir. Eğer, aksi yönde bir düzenleme yapılmazsa, Yargıtay’ın içtihadı birleştirme kararlarıyla benimsenen çözümün uygulanmasına devam olunacağı anlaşılmaktadır. Yargıtay’a göre, taşınmazına el atılan kişi, belli bir süreyle kısıtlı olmaksızın, tazminat, ecrimisil, bedel veya men’i müdahale davası açmak konusunda seçimlik bir hakka sahiptir. Kamu yararına zarar getirmeyen ve kişinin sahip olduğu taşınmazlarına yapılan bu tür el atmaları önlemek için YİBK isabetli olmuştur.


Günümüzde yasa koyucu torba yasa olarak nitelendirdiği yasaların içerisine koyduğu birkaç madde ile KK’nın geçici 6. maddesini günün şartlarına uydurmaya çalışmakta fakat bu konuda pek başarılı olamamaktadır. Kamulaştırmasız el koyma kavramı bu sebepten ötürü birçok uyuşmazlığa ve dava konusuna sebep olmaktadır.

25

KAYNAKÇA



Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi


BAYRAKTAR Mehmet, Kamulaştırmasız El Atma Davaları İlgili Düzenlemeler ve Uygulaması, İstanbul Barosu Dergisi, Ocak-Şubat 2012


DEMİREL Zerrin, DEMİR Hülya, Kamulaştırma Kanununda Yapılan Değişikliklerin İrdelenmesi, Sunulmuş Bildiri, Selçuk Üniversitesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Öğretiminde 30. Yıl Sempozyumu, Konya, 2002


KAPLAN Gürsel, Yeni Yasal Düzenlemelere Göre Kamulaştırmasız El Koyma Sebebiyle Doğan Tazmin Hakkının Tabi Olduğu Usul ve Esaslar Sunulmuş Bildiri, TBB Dergisi, Mart 2012


KARAGÖL Ömer, Kamulaştırma Davalarında Bedel Tespiti Esasları, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Kültür Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul


KUTLU GÜRSEL Meltem, Kamulaştırma Hukuku, Seçkin Kitapevi, Ankara, 2009


KUTLU Meltem, İdari Bir İşlem Olarak Kamulaştırma ve İptal Davası, D.E.Ü. Yayını, Ankara 1992.


T.C. Anayasası


ULUSOY Yahya, Yargıtay Kararları Işığında Kamulaştırmasız El Atma, Ankara 2004


http://www.anayasa.gov.tr, Anayasa Mahkemesi Web Sitesi


http://blog.kararara.com, İçtihat ve AYM kararları Blog Web Sitesi

http://www.kazanci.com.tr, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası(KİBB)


http://www.kgechukuk.com, Hukuk Bürosu Web Sitesi



http://www.resmigazete.gov.tr, T.C Resmi Gazete Web Sitesi


http://www.turkhukuksitesi.com, Mevzuata İlişkin Web Sitesi


http://www.yargitay.gov.tr, Yargıtay Web Sitesi